14 Mart 2012 Çarşamba

"SELENE, THEPSİS, PHOEBUS VE GECE AÇAN ÇİÇEKLER" ÜZERİNE

......Hüzün memleketinden kaçarak  adı "GÜZELLİK diyarı" olan yere geldim önce. burası, geldiğim yere göre daha sade,daha sevimli, daha samimi, daha içtendi. Gösterişi, ışıltısı yoktu, kendi halinde mütevazi bir yerdi. Eksiklikleri ve fazlalıklarıyla anlaması zor bir çekiciliği vardı buranın ve bende kapıldım bu çekiciliğe. Aslında en başından beri, buraya ait olmadığımı hissediyordum. bilmeme rağmen karşı koyamadım, günler geçtikçe daha çok bağlandım. durum her geçen gün kötüleşti ve ben esir alınmış bir köle gibi acı çeksemde devam ediyordum. tam bu zamanlarda, gerçek hayallerin diyarından eksik olan parçamı tamamlamak için "SELENE" yani ay tanrıçası geldi. SELENE geldikten sonra düştüğüm yerden, -elimi toprağa koyup, kendimden güç alarak tekrar ayağa kalkmak- başarısını gösterdim. Ayağa kalktıktan sonra, etrafta nelerin olup bittiğini, nelerin değiştiğini anlamaya çalışırken yanıma Atina'da ödül kazanan  "THESPİS"  geldi, elini uzattı ve yol gösterdi. başarabileceğimden emin değilken SELENE, sendelediğim yerde yardım edeceğini söyledi. bu güçle yola girdim. gereksiz, boş ve hatta yanlış geçen zaman sebebi ve  güven eksikliğinin getirisiyle sadece ayaklarıma bakarak ilerliyordum yolda tekrar düşmemek için. SELENE bu şekilde devam etmemin yanlış olduğunu düşünmesine rağmen yara izlerimin derinliğini bildiği için ses çıkarmıyordu. bir süre aynı şekilde devam ettikten sonra THESPİS'in yanına dostları geldi. Artık yalnız değildik, SELENE'yi de  eskisi kadar yormayacaktım belkide. bu durum, az da olsa güven verdi bana, etrafa kaçamak bakışlar atmaya başladım, sadece ayaklarıma bakmaktan vazgeçerek. Bahar gelmişti, etraf yemyeşildi. Sendelemekten o kadar korkuyordum ki, etrafa bakmayı çok istememe rağmen tekrar sadece ayaklarıma bakmaya başladım.bu şekilde devam etmeye kararlıyken, "hey buraya bak" der gibi , bir çiçek kokusu sardı etrafımı, ciğerlerimi patlatırcasına... Kfamı tekrar kaldırdım,etraf kararmış, akşam çökmüştü. SELENE ayın üzerinden  bana gülümsüyordu, benim tek gördüğüm ise, yalnız geceleri açan, narin, beyaz çiçeklerdi. ay ışığında uçsuz bucaksız devam ediyordu çiçekler ufka doğru. ne yapacağımı bilmeden aralarında dolandım çiçeklerin, sonra SELENE yardım etti bana, ayışığında yaklaştım çiçeklere. İçimde; o parlak yıldızlı gecelerde, ateş başında dalgaların sesi eşliğinde anlatılan hikayeleri dinlerken heyecan duyan taze bir genç gibi hissediyordum kendimi. Ay ışığı tüm kusurları kapatıyordu, ben yaklaştıkça çiçekler bana dönüyor, kokuları daha da artıyordu, her şey  yolunda gidiyor ve ben bundan dolayı 'ufak bir çocuğun ilk hediyesini alışı gibi, yalnız bir yaşlının bayram vakti misafir karşılayışı gibi, bir annenin çocukluğunu ilk kez kucaklayışı gibi' mutlu hissediyordum kendimi.
yaza  doğru giden bir bahar gecesinin sürebileceği kadar sürdü mutluluk, hoş ama kısa.Sonra gün doğdu gene, kusurlar ortaya çıktı tekrar ve güzel kokulu çiçekler uzaklaştı, bütün çiçekler "PHOESBUS" a, Güneş'e döndü. SELENE fısıldadı, "bazaen bazı şeyler göründüğü gibi değildir..."
Zaman geçmiş vakit gelmişti,  gene beni yol bekliyordu. tıpkı bu hikaye gibi, başı ve sonu belli olmayan yol, gene "beni" bekliyordu....